Sanırım yediği ilk tokattı. Kendini yatakta bulduğunda bir eli yanağındaydı. Ayağa kalktım. Gömleğimin iki düğmesi açıktı, pantolonuma baktım ıslaklığıyla lekelenmişti. İlk önce buna baktım biraz, hoşuma gitti.
Yatağın yanına geldim. Bacakları dizinden aşağıya doğru yataktan sarkıyordu. Bacaklarının ortasına geçtim. Bacaklarımın temas etmesini sağladım. Suratına bakıyordum, gözleri fal taşı gibi açılmış bana gülümsüyordu. Evet gülümsüyordu!
Bugün seks yaşanmayacaktı. Keşke yaşansın diye içimden geçiriyordum, acaba o da pişman olmuş muydu? Karşımda muhteşem seksi kıyafetlerle muhteşem bir kadın ıpıslak ve arzu dolu uzanıyordu ve ben verdiğim sözü tutmak zorundaydım!
Kemerimi çıkartıp yatakta uzanan bedenin üzerine çıktım. İrkildiğini hissediyordum. Çünkü hep önce kemer çıkar, sonra fermuar çözülürdü. Acaba fermuarımı da çözecek miydim?
Kemeri boynuna dolayıp, tasma yerine kullanarak (ki en sevdiğim tasma her zaman kemerimdir!) çekerek ayağa kaldırdım. Boynunun acıdığından ama bundan keyif aldığından da çok emindim. Odada bulunan sandalyeye çıkarttım. Tam olarak göğüs kısmı sandalyenin sırt kısmının üstünde bedeni de sırt kısmına bakacak şekilde, dizleri sandalyede ve ayakları ise oturma yerinden düz olarak uzanıyordu.
Önce ellerini bir fular vasıtasıyla bileklerinden tutup arkada birleştirerek sonra da ayaklarını ayak bileklerinden birleştirerek bağladım. Sandalye kumaştı, tahta sandalye olsa çok daha rahatsız olurdu ancak bunda bir miktar daha rahat olduğunu biliyordum (tahta sandalye diz kapaklarını zedeleyip menisküs yaralanmasına sebep olabilir, buna dikkat etmeli, sağlık her zaman önce gelir!)
Mandalı getirmediği için bir ceza alacaktı ve bu sandalye düzeneği bunun için kurulmuştu. Tabi o bunun farkında değildi, taa ki ben söyleyene kadar.
Sol elimden kemeri tutarak boynunu sandalyenin sırtına doğru sarkıtmasını sağladım, bu pozisyon tam olarak sandalyede domalma pozisyonuydu. Tok bir sesle kulağına eğilerek,
- "Mandalı getirmemesinin cezasını çekeceğin zaman geldi" dedim ve ekledim.
- "10'a kadar say! "
Sol elimde kemer vardı ve sağ elim şaplak atmak için mesafe olarak mükemmel bir konumdaydı. Önce kalçalarını hafifçe okşamaya başladım. Şaplak yiyeceğini biliyordu ama ne zaman, şiddeeti ne kadar bilinmezdi. En sevdiğim şey, bilinmezliğin gücüne sahip olmak !
Şaplakları birer birer indirmeye başladım. Kalçasının hep aynı yerine vurup parmak izlerimin tenine işlemesini istiyordum. Tüm gücüm ve kudretimle vuruyordum bazen. Hatta benim elim bile acıyordu, vuruşumun şiddetinden.
8...9...10 dedi ve 10'uncu şaplaktan sonra eğilip kızarmış ve ısınmış kalçasına bir öpücük bıraktım. Kemeri gevşettim ve doğrulmasına izin vererek karşısına geçip yanaklarını avuçlarımın arasına aldım.
Kafasını sağa sola alarak baş parmaklarımdan birisini öpmeye çalıştı, buna izin verdikten sonra da o parmağımı ağzına alarak emmeye başladı. Gözleri dimdik gözlerime bakıyordu, tek amacı onu arzulamam olmalıydı. Sonra gözlerini devirerek pantolonumun altında kabarmış sikime odaklandı. O kadar yakındım ki, pantolonumun üzerini yalamaya çalıştı ancak başaramadı. Evet seks yaşanmayacaktı, özellikle de penetrasyon kelimesini kullanmıştı. Peki o zaman! Biraz sınırları esnetmenin tam sırası dedim kendi kendime.
Boynundaki kemerden tutup, beline de hafifçe destek vererek ayağa kalkmasını sağladım. Ellerini çözdüm ancak ayakları hala bağlı olduğu için hareketi çok kısıtlıydı. Dizlerinin üstüne çöktürerek hemen arkamdaki odanın köşesine kadar sürükleyerek döndürüp sırtını tam köşeye yasladım. Bunu anlatması kolay gibi gözükse de fiziksel olarak çok kısıtlı olduğu için çok zorlanıyordu.
Ne olacağının farkındaydı artık, fermuarımı açıp zaten sem sert halde olan sikimi çıkarıp ağzının ortasına doğru tabiri caizse vurdum! Yaptığım her şeyden inanılmaz keyif alıyordu. Ellerini neden çözdüğümü anlamış olsa gerek, ellerini de oyuna kattı.
Duvara kıstırılmış bir şekilde, ayakları bağlı, dizlerinin üzerinde yaşananlardan dolayı muazzam tahrik olmuş efendisini bir nebzede olsa mutlu etmenin peşindeydi. Ediyordu da! Oral seks bazı anlarda seksten daha keyifli oluyordu ve bu o anlardan birisiydi. Sikimi, taşaklarımı, her yerimi yalayıp hedefe doğru ilerliyordu. Bir süre keyfini çıkardıktan sonra artık zamanı geldi diyerek kendimi tutmayı bırakıp ağzının içine gönderdim erkekliğime ait tüm sıvıları.
Ağzına boşalma anında ellerim duvarda adeta vahşi bir hayvanın inlemesi gibi inlediğimi hatırlıyorum. Bu inlemem her zaman kadınların çok hoşuna gitmiştir ve bu inlemeyi bir daha bir daha duyabilmek için ellerinden geleni yapmışlardır. O da gülen mutlu gözlerle bu ne muhteşem bir ses dedi. Eğilip dudaklarını öperek ayağa kaldırıp ayaklarını çözdüm.
Artık aftercare zamanıydı ve onunla ilgilenmeliydim. O hizmetini kusursuz sunmuş ve bunu fazlasıyla hak ediyordu!
Banyoya kadar eşlik edip elini yüzünü yıkamasını bekledim. Bu esnada dönüp kalçasına bakıp gülümsedi. Yanağıma bir öpücük kondurup teşekkür etti. Ben de gelirken getirmesini istediğim masaj yağı ile kalçasıne ve sırtına masaj yaptım. Bir süre uzanıp sarılarak sohbet ettik ve bu mükemmel anları birbirimizle yaşadığımız için teşekkür ettik.
Bir sonraki buluşma nerede nasıl olacağını o esnada bilmiyorduk ancak bizi yine efsane anlar beklediğini sonradan anlayacaktık. Bu anları da bir başka hikayede anlatacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder