6 Mayıs 2021 Perşembe

BDSM Dinamiklerinde Kadın Düşmanlığı


Sizlerle okumayı sevdiğim yabancı bir blogdan tam da uzun süredir üzerine düşündüğüm konu hakkında yazdıklarını paylaşmak istiyorum. 
Yazıyı okudukça şaşıracaksınız, bu yazıyı yazan kişiler ABD vatandaşı ve New York'da yaşıyorlar. Ne kadar benzer problemlerin ülke bağımsız BDSM ilgilileri arasında yaygın olduğunu görünce problemlerin ne kadar ortak olduğunu anlayacaksınız.
Öncelikle bu yazıyı çevirip paylaşmak için kendilerinden mail üzerinden rıza aldığımın altını çizmek isterim. Orijinal yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazı vesilesi ile tüm blogu incelemenizi tavsiye ederim.

Çeviriyi yapan twitter kullanıcısına (Hera) teşekkür ederim. Bu ve benzer içeriklerden haberdar olmak ve çevirilerini yapmak isterseniz Twitter ya da Instagram üzerinden bana ulaşın lütfen. Okuyorum ancak çevirecek vaktim olmuyor. 

BDSM Dinamiklerinde Kadın Düşmanlığı

Biz, her yönden eşitlikçi bir çiftin BDSM oyunlarından hala zevk alabileceğinin yaşayan kanıtıyız. Bu durum orospu yaftası veya CNC (Consensual Non-Consent) içeren cinsiyet normatif konulu oyunları da kapsıyor. Fakat BDSM sahneleri her ne kadar feminist yaklaşım ve rıza ile ilgili gibi görünse de acı gerçek şu ki, bunlara kadın düşmanlığının da dahil olduğu herhangi bir toplumsal hastalık BDSM topluluklarında olduğu gibi vanilya ilişki dünyasına da musallat oluyor.

Heteroseksüel erkeklerin çoğunun kendilerini dominant ve heteroseksüel kadınlarının çoğunun da kendilerini itaatkar olarak tanımladıkları düşünüldüğünde BDSM dünyasındaki kadın düşmanlığı şaşırtıcı değildir. Bu durum elbette erkek dominantların hepsinin veya çoğunun, kadın düşmanı olduğu anlamına gelmez; fakat dominant isminin arkasına saklanmaya çalışanlar olduğu anlamına gelir. Bazı erkek dominantlar BDSM’in özünde bir rol oyunu olduğunu unutur. İtaatkar karakter de eşit davranılmasını hak etmiyormuş gibi ve daha aşağı konumdaymış gibi davranır. BDSM’de kadın düşmanlığı, sınırsız suistimal ile en uç haliyle açığa çıkar, fakat daha küçük biçimlerde de görülür.

Abartılı dominantların gerçek ve fanteziyi karıştırdığı birkaç yaygın örnek aşağıdadır:

İtaatkardan Çok Erken Talepte Bulunmak


Flört uygulaması veya Fetlife kullanan herhangi bir kadın itaatkarın bildiği gibi, itaatkar olduğunuzu duyurduğunuzun saniyesinde “pislik” dominantlar aniden ortaya çıkıyor. Bu dominantlar müzakere edilmemiş taleplerde bulunurlar ve itaatkarların fikrini almadan neler olacağını söylerler. Arkadaşlık uygulamalarındayken kendisinin dominant olduğunu iddia eden bunun gibi bir dizi insanla karşılaştım. Bunlardan biri, benim fikrimi sormaksızın ilk buluşmamızda neler olacağını anlattığı mesajları durmadan yolluyordu. Diğerleri doğrudan konuya girdiler ve bana ne kadar sert vuracaklarını veya bunun gibi ergence şeyler söylediler.

Sınır Olmaması Ve/Veya Güvenli sözcüğün Olmaması İçin Zorlama


Bu, en önemli tehlike işaretlerinden biridir, yine de bazı dominantların bunu denemelerini engellemez. Onlar D/s dinamiğinin iletişim ve müzakere içeren anlamlı bir ilişki geliştirmekten ziyade kendi isteklerini dayatmakla ilgili olduğunu düşünürler. Güvenli kelime olmadan play yapanlar var mı? Tabii ki. Fakat iki taraf da bu konuda hemfikir oluyor ve bu birbirleri hakkındaki muazzam miktardaki bilgi ve güvene dayanıyor. Bu durum dominant tarafından kararlaştırılamaz. Hiçbir sınırın olmaması veya güvenli sözcüğün olmaması konusunda zorlayıcı olan dominantlar, itaatkarın kendi fikirleri, arzuları ya da iradeleri olmadığı bir hayal aleminde yaşarlar.

İtaaltarlara “Gerçek” İtaatkar Olmadıkları Yönünde Suçlamak


Bu davranış özellikle sinsidir. Staci Newmahr, 2000'lerin ortalarında NYC panseksüel (çoğunlukla heteroseksüel) BDSM sahnesi hakkındaki kitabında, erkek dominantların "itaatkar kimliği denetleyen" birçok örneğini belirtti. Örneğin, Newmahr bir tartışma sırasında güçlü bir fikir ifade ettiğinde, birisi ona itaatkar olduğundan emin olup olmadığını sormuştu. Sahneden sadece birkaç hafta sonra Newmahr itaatkar etiketini bıraktı ve "baskın olarak tanımlanmış birçok erkekle olan etkileşimlerine kızdığını ve kadın düşmanı imalar yüzünden derinden rahatsız olduğunu" belirtti. Margot Weiss, bu sıralarda San Francisco sahnesinde de benzer tavırlar gözlemledi. Kadın görüşmeciler, güçlü fikirlerini dile getirdiklerinde, çoğu zaman gerçek itaatkar olmamakla suçlandıklarını söylediler. Bu tür tutumlar, Asyalı kadınların sessiz ve itaatkar olmaları gibi ırkçı stereotiplerle birleşti.

İtaatkarları Aşağı Seviyede Görmek


Bu davranış, en açık biçimde, İncil’de belirlenmiş cinsiyet rollerini yerine getirdiklerine inanan dindar BDSM uygulayıcıları arasında ortaya çıkıyor. Ama aynı zamanda, toksik erkekliğe batmış, dindar olmayan Dominant tiplerinde daha incelikli bir şekilde ortaya çıkıyor. Bunlar genellikle erkek itaatkarlara tepeden bakarlar, bunun bir kadın rolü olduğuna ve böyle bir ilişki yaşayanların bir şekilde daha az erkek olduğuna inanırlar. Bu nedenle kadın itaatkarları da pek fazla düşünmüyorlar. Vegabond ve ben, geçtiğimiz birkaç yıldır çeşitli etkinliklerde sürekli aynı erkek egemenliğiyle karşılaşıyorduk. Ben orada olmama rağmen istisnasız her zaman sadece Vegabond ile etkileşimde bulunuyordu. Bizim asla kurmadığımız veya inanmadığımız bir protokolü izlediğine dair belirgin bir izlenim edindim. Bunlardan biri itaatkarlardan daha üstün oldukları için diğer dominantlarla iletişimi erteledikleri yönündeydi.

Madonna / Fahişe Kompleksine Sahip Olmak


Bu kompleksi olan erkekler, kadınları ya ilişki malzemesi ya da seks nesnesi olarak görme eğilimindedir ve bu iki kavramı birleştirmekte güçlük çekerler. Bu kompleksin bir versiyonunda, BDSM ilişkilerinde, bir erkek dominant, kadın itaatkarla BDSM'ye girme yeteneğini kaybettiğinde ortaya çıkar çünkü "onu incitmeyecek kadar çok sever." Bu, yüzeyde iyi bir şey gibi görülebilir, ancak bir ilişkideki bir kadının sıradan bir seks / oyun partneri yerine nasıl davranılmayı hak ettiğine dair köklü kadın düşmanı fikirlere işaret ediyor. Bazı erkekler bu çağdışı fikirlerin herkes için korkunç olduğunun farkındadır. Ancak diğerleri, yalnızca şefkatli bir ilişkide dengeleyici olarak sağlam bir güven ve saygı temeli olduğunda, BDSM'nin en yoğun ve heyecan verici yönlerinin yaşanacağını anlamakta güçlük çekiyor.


Tüm bu kadın düşmanlığı biçimlerinin ortak noktası, fantezi rol oyununun sınırlarından kaçıp gerçeğe dönüşmüş olmalarıdır. Patrick Hopkins'in BDSM'de simülasyona karşı kopyalamayla ilgili bir makalesinde belirttiği gibi, " Shakespeare düellosu gibi, sahnede keskin bıçaklarla ve oyuncuların eğitimiyle şiddet simüle edilir, ancak kopyalanmaz." Benzer şekilde, kadın düşmanlığı erkek dominant/ kadın itaatkar ilişkilerde oynanabilir ancak kopyalanmamalıdır. Bir yabancının bana pis kancık demesinden kurtulamam, çünkü tüm bildiğim kadarıyla, aslında o kadın düşmanı bir şerefsiz. Fakat partnerimin bana böyle söylediğinde heyecanlanıyorum çünkü onun kadın düşmanı olmadığını ve beni önemsediğini biliyorum. Çok az itaatkar kendilerine saygısızlık edilmesiyle veya olması gerekenden az düşünülmekle gerçekten ilgileniyor. Kadın düşmanlığı, müzakere edilen sahnenin veya dinamiğin ötesine geçiyorsa ve aslında erkeklerin gerçek duygularını temsil ediyorsa, o zaman sorunlu hale gelir. Sonuç olarak, BDSM onun yansıması değil, gerçeklikten bir kaçış olmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder